BESİN TAKVİYELERİ VE SAĞLIK
Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımıyla sağlık “sadece hastalığın ve rahatsızlıkların olmaması değil bütüncül olarak fiziksel, mental ve sosyal iyilik” anlamına geliyor. Her ne kadar bu tanım “fazla ütopik ve realistlikten uzak” eleştirilerini alsa da insanoğlu aslında gerçekten bütüncül iyiliğin peşinde. Bu arayış çerçevesinde 90’ların başından beri tüm dünyada doğal besin takviyelerinin, bitkisel ekstrelerin ve fonksiyonel gıdaların kullanımının arttığını görüyoruz.
Besin takviyeleri vitaminler, mineraller, bitkisel ekstreler, esansiyel yağ asitleri gibi farklı maddeleri içeren ürünler olarak biliniyor. FDA’in tanımıyla bir ürünün besin takviyesi olarak kabul edilebilmesi için vitamin, mineral, bitki veya diğer botanik kaynaklı madde, aminoasit, beslenmede kullanılan bir besin maddesi veya bunların metaboliti, ekstresi ya da kombinasyonunu içermesi gerekiyor.
Besin takviyeleri global yıllık satış anlamında her geçen yıl ilaç sektörüne bir adım daha yaklaşıyor. Burada insanların sağlıklarına daha çok özen göstermeleri, çeşitli ülkelerin sağlık politikalarında koruyucu hekimlik uygulamalarına daha çok önem verilmesi gibi birçok faktör işin içine giriyor, ayrıca besin takviyesi sektörü de her yıl farklı innovatif ürünler çıkararak ilgiyi hep canlı tutmayı başarıyor.
Bu hızlı gelişim içinde bazı takviyeler kısa süreli parlayıp sönerken (özellikle kilo kontrolüne yönelik ürünler) bazı takviyelere gösterilen ilgi ve verilen önem sürekli artıyor. Bu açıdan en önemli besin takviyeleri olarak kolajen peptitleri, bağışıklık desteklerini, omega-3 yağ asitlerini, multivitaminleri ve probiyotikleri göstermemiz mümkün. Ayrıca son dönemde özellikle ilgi çeken doğal GLP-1 analoglarını da – berberin, curcumin, yeşil çay ekstresi gibi – bu listeye ekleyebiliriz.
Günlük yaşam temposunda çeşitli konularda bize yardımcı olabilecek besin takviyeleriyle ilgili kısa bilgileri aşağıda bulabilirsiniz.
GÜNLÜK TEMEL DESTEK
Multivitaminler iyi bir besin takviyesi programının temelini oluşturan en önemli formülasyonların başında geliyor. Vitaminlerin yanında sağlık için gerekli olan mineralleri de optimum miktarlarda bir arada içeren multivitaminler, vücudun işlevlerini sürdürebilmesi için gereken besin maddelerini almanın ve eksiklik riskini azaltmanın en iyi yolu. Ayrıca multivitaminlerin yerine “süper gıda” olarak bilinen Spirulina, Moringa, Chlorella vb. gibi destekler de besin takviyesi programının temelini oluşturmak için kullanılabiliyor.
Temel destek demişken probiyotiklere ayrı bir bölüm açmak gerekiyor. Son dönem yapılan çalışmalar, sağlıklı bağırsak florasının besinleri metabolize edip kullanmada olduğu kadar besin takviyelerinin beden tarafından etkin şekilde emilip kullanılmasında da büyük önem taşıdığını gösteriyor. Bu açıdan uygun bir probiyotik takviyesi veya prebiyotik/probiyotik bazlı bir beslenme programının çok büyük önemi var.
GÜÇLÜ BAĞIŞIKLIK
Günümüzün en önemli konusu belki de bağışıklık ve buna yönelik destekler. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak viral sorunlarla karşılaşmamak açısından olduğu kadar kronik ve ciddi rahatsızlıkların gelişme riskini de azaltmak açısından da önem taşıyor. Bağışıklığı güçlendirmek için C ve D vitaminleri, ekmek mayasından elde edilen doğal bir polisakkarit olan beta glukan, çinko ve selenyum günlük takviye programına eklenebilir.
Ayrıca anti-viral özellikleriyle ön plan çıkan Sambucus nigra, Çörek otu veya Propolis gibi takviyeler de özellikle kış aylarında yaygın olarak kullanılıyor. Son dönemde solunum yolu virüslerine karşı etkileri ortaya konan Quercetin (Kuersetin) de önemli bir takviye haline gelmiş durumda.
ENERJİ
Günümüz modern hayatının en büyük ihtiyaçlarından birisi yeterli enerji seviyelerine sahip olmak. Yorgunluki halsizlik, bitkinlik günümüzde en çok duyduğumuz yakınmaların başında geliyor. Artık 24 saat boyunca sürekli on-line iletişim halinde olmanın yanında hepimiz birden fazla aktivite ve işle uğraşıyoruz. Bu koşuşuturma hali bizden enerjimizi sürekli yüksek ve hazır tutmamızı talep ediyor. Bu noktada da besin takviyelerinden destek almamız mümkün.
Bedenimiz enerjiyi ATP (Adenozin Trifosfat) halinde kullanıyor ve depoluyor. Özellikle orta yaşlardan itibaren bedende ATP seviyelerinin azaldığı biliniyor, bu nedenle 20’li yaşlarda bulduğumuz hareketliliği ve enerjiyi orta yaş civarında bulamıyoruz. Hücresel enerjimizi artırmamıza yardımcı olacak Coenzyme Q10, B kompleks, Magnezyum gibi takviyeler veya Ginseng gibi bitki ekstreleri bu noktada destek olarak kullanılabiliyor. Yine son dönemde yükselen takviyelerden biri de mitokondriyal yenileme için ideal destek olan PQQ.
HAFIZA
Enerji için yazdıklarımız hafıza için de geçerli. Bundan sadece 200 yıl önce 19.yüzyılda 15-20 basılı metin okumuş olan bir kişi “bilim adamı” olarak kabul edilirken bugün bunun çok daha fazlası ceplerimizdeki akıllı telefonların içeriğinde var. Bu da insan beynini son 50 yılın en çok kullanılan ve zorlanan organ haline getiriyor.
Besin takviyeleri zihinsel performansı arttırmak konusunda da bize destek sağlayabiliyor. “Hafıza vitaminleri” olarak bilinen B kompleks vitaminleri (özellikle Vit B12 ve folik asit) yanında Omega-3 yağ asidi olan DHA ve kolin/sitikolinzihinsel performans ve konsantrasyonu arttırıcı özellikleriyle ideal destekler. Ayrıca çeşitli bitki ekstreleri de güçlü bir hafıza ve konsantrasyon için kullanılıyor.
GÜZELLİK
İnsanoğlunun en eski arayışlarından birisi olan güzellik konusu besin takviyeleri için de çok önemli bir konu başlığı. Bu amaçla özellikle cilt sağlığına destek olarak hidrolize kolajen ve hyaluronik asit takviyeleri en çok kullanılan destekler. Ayrıca C vitamini, biotin, çinko, D3 vitamini de cilt-saç ve tırnak sağlığı için önem verilen takviyelerin başında geliyor. Tüm bu besin maddelerini tek tek kullanmanın zorluğu göz önüne alınırsa bunların tümünü veya çoğunu içeren özel formülasyonlar en iyi takviye şekli olarak görülüyor.
Tüm bu takviyeler için söylenmesi gereken en önemli nokta besin takviyelerinin konunun uzmanı bir sağlık profesyonelinin danışmanlığında kullanılmasının en iyi yol olduğu. Kişi için uygun besin takviyesi programında hangi desteklerin olması gerektiğini belirlemenin yanında, olası ilaç etkileşimleri veya en uygun kullanım şeklini ve dozunu belirleme konusunda da bir sağlık profesyonelinin – örneğin bu konuların eğitimini alan bir eczacının – danışmanlığı istenen sonuçları elde etmenin en sağlıklı ve uygun yoluşüphesiz ki .
Uzm.Ecz.Levent GÖKGÜNNEÇ